Anne sütü çocuklarda bağışıklığın temelini oluşturuyor!

Uzm. Dr. Gülnara Heydarova, çocukları da etkileyen Kovid-19a karşı bağışıklığı güçlendirmenin yollarını açıkladı. Dr. Heydarova, “Bütün dünyayı tesiri altına alan Kovid-19 salgını ile uğraşta bağışıklık sistemini güçlü tutmak epeyce değerli. Bağışıklık sistemi bedeni hastalıklara karşı koruyan kusursuz bir muhafaza düzeneğidir. Bağışıklık sistemi bedeni virüslere, mikroplara ve bakterilere karşı savunan hücre, protein ve organ ağından oluşur. Çocuklarımızın bağışıklık sistemi ne kadar güçlü olursa enfeksiyon hastalıklarını nispeten daha hafif geçirilebilecekleri bilinir” diye konuştu.

2 yaşına kadar anne sütüne devam edilmeli  

Yeni doğan devrinde fizyolojik olarak bağışıklık sisteminin tam olgunlaşmadığına dikkati çeken Heydarova, Bu nedenle bu süreçte anne sütü ile beslenmeye ihtimam gösterilmelidir. 2 yaşına kadar anne sütüne devam etmek bağışıklık sistemini güçlendirmede en kıymetli role sahiptir. Bilhassa doğumdan sonra 5 gün boyunca gelen anne sütüne kolostrum sütü denir ve yüksek antikorlara (koruyucu savunma hücreleri) sahiptir. Bundan ötürü birinci günlerdeki kolostrum sütünü her damlasına kadar emzirmemiz bağışıklık sisteminin temelini atmada en kıymetli takviyedir sözlerini kullandı.

Uyku rutini ve tertibi büyük kıymet taşıyor 

Uykunun da bağışıklık sisteminde epeyce fazla tesirli olduğunu belirten Heydarova, Bilhassa bebek ve çocuklarda kaliteli uyku, gelişimleri ve bağışıklıklarının güçlenmesi bakımından çok değerlidir. Melatonin uyku hormonu olarak bilinir ve beyinde salgılanır. Bedendeki bakteri ve toksinlerle savaşan bir antioksidan olan melatonin, karanlıkta ve gece uykularında oluşur. Tıpkı vakitte belli bağışıklık hücreleri de uyku sırasında etkinleşir. Bu da bedenin uyku sırasında güzelleşme suratını artırır. Münasebetiyle bebeklerde bağışıklık için uyku rutini ve sistemi hayli kıymet taşır değerlendirmesinde bulundu dedi.

Vitamin, çinko, selenyum ve demir alınmalı 

Çocuklarda antioksidan olarak isimlendirilen A, C, D, E vitaminlerinin, demir, çinko ve selenyumun kâfi ölçüde alınmasına ihtimam gösterilmesi gerektiğine değinen Heydarova, şu tabirleri kullandı:

A vitamini sarı renkli ve koyu yeşil zerzevat, meyvelerde mevcutken, C vitamini hastalıklara karşı esirgeyici vitaminlerin başında gelir. Çilek, kivi, kavun, portakal, mandalina üzere meyveler C vitamini açısından epey zengindir. E vitamini ise kuruyemiş, zeytin, zeytinyağı ve kimi yeşil sebzelerde bulunur. D vitamini için besinlerden çok güneş en kıymetli kaynaktır. D vitamini, sağlıklı kemik yapısını ve bağışıklık sistemini güçlendirir, depresyonun ve insülin direncinin önlenmesine yardımcı olur, anti-kanser özelliklere sahip olabilir. Bu sebeple pak hava ve güneşten de faydalanmayı ihmal etmemek gerekir. Çinko bağışıklık sisteminde değerli rol oynar. Çinko hem ilaç olarak hem de et, nohut üzere besinlerden alınabilir. Selenyumda tıpkı formda destek olarak alınırken, dana-kuzu ciğeri, somon ve ton balıkları da değerli kaynaklardandır. Demir eksikliği bağışıklık sistemini en çok etkileyen nedenlerden biridir. Bu nedenle aralıklı olarak demir eksikliğinin varlığı denetim edilmeli ve ona nazaran tedavi düzenlenmelidir.

Omega 3 ve Omega 6 olmazsa olmaz 

Omega 3 ve Omega 6 yağ asitlerinden de faydalanılmasının ehemmiyetine vurgu yapan Heydarova, Ceviz, fındık üzere kuruyemişler, koyu yeşil yapraklı sebzeler ve bilhassa balık kış müddetince sistemli olarak tüketilmelidir. Bu besinlerin içeriğindeki omega-3 bağışıklığımızı koruyan, enfeksiyonun çok daha fazla ilerlemesine mani olan hatta gerilemesini sağlayan kıymetli bir besin ögesidir dedi.