O incelemelerin raporu yayınlandı IMF: Türkiye’de işsizlik azalacak!
IMF Türkiye’nin bu yıl yüzde 0.2, gelecek yıl ise yüzde 3 büyüyeceğine ilişkin tahminini değiştirmedi. Bu yıl enflasyon yıllık bazda 13.5; 2020’de yıllık enflasyon yüzde 12 olacak. Kuruluş Türkiye’de işsizliğin bu yıl yüzde 13.8 olacağını, 2020’de ise oranın yüzde 13.7’ye ineceğini bildirdi.
IMF İcra Kurulu, 2019 yılı 4. Madde Konsültasyon çalışmaları sonucu hazırladığı raporu tamamladı. CHP’li Faik Öztrak ve İP’li Durmuş Yılmaz’ın gizlice görüşmelerinin damga vurduğu ziyaret sonucu hazırlanan rutin raporda özetle 15 Ekim’de yapılan büyüme tahminleri değiştirilmedi.
IMF 4. Madde Konsültasyon raporunda şu bilgiler yer aldı:
“Küresel finansal kiriz ardından, Türkiye’de büyüme giderek dış kredi ve talep teşvikine bağlı hale geldi ve sonuç olarak Türkiye ekonomisi yüksek enflasyon ve büyük cari işlemler açığıyla birlikte potansiyelin üstünde işlemeye başladı. Bu dengesizlikler ekonomiyi piyasa duyarlılığına açık hale getirdi, bu da sonunda 2018 sonlarında bir resesyonun da eşlik ettiği şekilde, TL’de önemli bir değer kaybını tetikledi.
Ekonomik büyüme yeniden başlamış, genişlemeci maliye politikası, kamu bankaları tarafından hızlı kredi sağlanması ve daha uygun dış finansman koşulları ile desteklenmiştir. Piyasa baskıları hafiflerken Türk Lirası da toparlanmıştır. İthalatta azalma ve güçlü bir turizm sezonu önemli bir cari işlem dengesine katkıda bulunmuştur.”
‘Enflasyon hızlı şekilde düştü’
“Enflasyon hızlı şekilde düşmüş ve merkez bankası faiz oranlarını Temmuz 2019’dan itibaren 1000 baz puan indirmiştir. Enflasyon büyük ölçüde, Ekim 2018’deki büyük döviz yükselişi ve yüksek enflasyon beklentileri dolayısıyla beklentinin 5 katına, yüzde 25’e çıkmıştı. Ancak güçlü baz etkisi, TL’nin görece istikrarı ve negatif üretim açığı, enflasyon beklentileri hedefin oldukça üzerinde kalsa da enflasyonda hızlı bir düşüşe katkıda bulunmuştur.”
Uzun süreden beri ekonomi politikasının çıpası olan mali disiplinin tedrici olarak zayıfladığını kaydeden IMF, “Yıllar süren düşüşten sonra merkezi hükümetin faiz dışı fazlası, 2018 yılında hemen hemen on yıldan beri ilk kez açık vermiştir. Mali teşvik 2019’un ilk yarısında, 2018 sonlarındaki Yeni Ekonomik Programı’nda planlanan konsolidasyonun aksine, sürmüştür” dedi.
Rapora göre devlet bankaları hızlı kredi büyümesini destekliyor. Özel bankalar kredileri kısıtlarken devlet bankaları 2019 başlarında hızlanan büyük bir kredi genişlemesine girdiler.
Rezervler düşük ve dış finansman ihtiyacı yüksek. Finans kesimi dışındaki şirketler ve banka bilançoları TL’nin değer kaybı, daha yüksek faiz ve düşük büyüme nedeniyle strese girdi. Kamu borcu düşük olsa da mali açık arttı ve olası şarta bağlı yükümlülükler üzerindeki belirsizlik ve potansiyel borç çevirme baskıları, mali imkanları sınırlıyor.
İcra Kurulu Değerlendirmesi 2
IMF raporunda “İcra Kurulu Değerlendirmesi 2” diye bir bölüm de yer aldı. Buna göre İcra Direktörleri geçmişte teşviklerle yürüyen büyümenin Türk ekonomisinde büyük dengesizliklere neden olduğunu not etti. 2018 resesyonu ardından genişlemeci mali politika, devlet bankalarının hızlı kredi tedarikleri ve daha fazla olumlu dış finansman koşulları ekonomide yeniden büyümeyi başlattı.
İcra Direktörleri halihazırdaki sükunetin kırılgan olduğunu ve kırılganlıkların kalıcı bulunduğunu vurguladı. Kırılganlıklar arasında düşük rezerv tamponları, büyük dış finansman gereksinimleri ve stresli banka ve şirket bilançoları bulunuyor. Bu zemine karşı Direktörler zayıflığın üzerine yönelen ihtiyatlı politikalarının öneminin altını çizdiler, orta vadede daha güçlü ve esnek büyümeyi teminat altına almak üzere kapsamlı bir reform paketi gereksinimini vurguladılar.
Direktörler ayrıca mali politikanın ana politika çıpası olarak kalması gerektiğini ifade ettiler. Son mali teşvikler ekonominin toparlanmasına yardımcı olurken temelde yatan açık önemli ölçüde arttığını kaydeden Direktörler 2020 yılında geniş anlamda tarafsız bir mali duruş tavsiye ettiler. Orta vadede ılımlı bir konsolidasyon ihtiyacına dikkat çeken IMF bunun kamu borcunun düşük ve istikrarlı kalması için elzem olduğunu ifade etti. Direktörler yetkililerin kamu-özel ortaklıkların yönetimi üzerindeki denetimi güçlendirme çabalarını memnuniyetle karşıladıklarını kaydettiler.
“Yüksek enflasyon beklentileri” karşısında İcra Direktörleri para politikasının uzun ömürlü düşük enflasyon üzerinde odaklanmasını vurguladılar, bunun faizlerin düşük kalmasına temel katkı yapacağını belirttiler.
Daha açık nitelikte bir para politikası ve şeffaflıkla merkez bankasının güvenilirliğinin desteklenmesi çağrısı yapan İcra Direktörleri şartlar elverdiği için uluslararası rezervlerin yeniden güçlendirilmesi çağrısında bulundular.
Devlet bankalarının hızlı kredi büyümeleri görünümünde ihtiyat gereksinimini vurgulayan direktörler daha esnek ve güçlü bir büyüme ve finansal istikrarın desteklenmesi için kredi genişlemesinin dizginlenmesi yönünde atılacak adımlarla banka ve şirket bilançolarının temizlenmesini cesaretlendirdiler.
Direktörler bankaların sağlıklarının iyi anlaşılması için üçüncü parti varlık kalitesi gözden geçirmesi ve yeni stres testlerine ihtiyaç olduğunu belirttiler. İflas rejiminin iyileştirilmesi için ek reformlar ve sorunların mahkeme dışı yeniden yapılandırılmalarının, kaynakların yeniden akmasını ve verimli kredileri yeniden başlatacağını kaydeden direktörler şoklara karşı esneklik kazanılması için yapısal reformlar önerdiler.
Rapor, “Özellikle, ürün pazarı verimliliğini, işgücü piyasası esnekliğini, beşeri sermayenin kalitesini ve kadınların işgücüne katılımını geliştirmeye yönelik adımlar, kaynakların üretken sektörlere yeniden tahsis edilmesini kolaylaştıracaktır. Yönetişim reformları, yatırım ortamının ve ekonomik verimliliğin artırılmasına da yardımcı olacaktır. Direktörler Türkiye’ye çok sayıda mülteciyi ağırlaması dolayısıyla övgüde bulundular” satırlarıyla sona erdi.
Bir önceki yazımız olan Merkez Bankası'ndan milyonları ilgilendiren faiz kararı başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.