Glutatyon nedir? Glutatyon eksikliği neden olur?
Glutatyon, sağlıklı kalmak ve hastalıklardan korunmak için en gerekli moleküllerden biridir ve eksikliği durumunda ciddi sağlık problemleriyle karşılaşmak mümkündür. Peki, Glutatyon nedir? Glutatyon eksikliği neden olur? İşte ayrıntılar…
Glutatyon, vücudumuzda doğal yollardan üretilse bile kimi durumlarda bu yeterli olmuyor ve hastalıklara karşı korunma gerçekleştirilemiyor. İşte, Glutatyon nedir? Glutatyon eksikliği neden olur? Sorularının cevapları ve glutatyon ile ilgili bilmeniz gerekenler.
GLUTATYON NEDİR?
Glutatyon sağlıklı kalmak ve hastalıklardan korunmak için gerek duyduğumuz en önemli moleküllerden biridir. Yaşlanma, kanser, kalp damar hastalıkları, bunama (demans) ve birçok kronik/dejeneratif hastalığın önlenmesinde temel öneme sahip olan glutatyon molekülü üç yapı taşından oluşur, bunlar sistein, glisin ve glutamin aminoasitleridir. Glutatyon vücudumuzda doğal yollardan üretilir ama çeşitli sebeplerden ötürü bu üretimde azalma olabilir. Glutatyona “ana anti-oksidan” denilmesinin nedeni, onun serbest radikalleri yakalayarak dolduktan sonra karaciğerde kendisini kendisini yenileyerek tekrar işine geri dönmesidir. Serbest radikaller çoğu zaman normal hücre metabolik oksidasyonunun yan ürünleri ve toksik atıklarıdır. Anti-oksidanlar tarafından etkisiz hale getirilmediklerinde otoimmün hastalıklara, kanser gibi kronik hastalıklara yol açabilirler.
Sağlıklı kalmak, performansınızı artırmak, hastalıkları önlemek ve yaşlanmanın etkilerinden korunmak, bağışıklık işlevi ve kronik enflamasyonun kontrol altna alınması glutatyon düzeylerinin yüksek tutulmasıyla ilişkilidir. Araştırmalar artan glutatyon düzeylerinin kas hasarını azalttığını, kasların derlenme süresini kısalttığını, kas kuvveti ve dayanma gücünü artırdığını ve metabolizmayı yağ depolamadan kas yapımına kaydırdığını göstermektedir.
GLUTATYON EKSİKLİĞİ NEDEN OLUR?
Vücudumuzdaki glutatyon (GSH) düzeylerindeki eksiklik iç ve dış faktörler olmak üzere iki kategoriye bağlı olabilir.
İç faktörler vücudumuzda bağışıklık, DNA onarımı, oksidatif stresten korunma gibi çeşitli süreçlerin önemli bir parçası olan glutatyona duyulan gereksinimin artmasıyla ilgilidir.
Her gün maruz kaldığımız toksik ve zararlı maddeler gibi dış faktörler kaydadeğer miktarda glutatyonun detoksifikasyon için kullanılması sonucunu doğurur.
• asetaminofen (parasetamol) ;
• aseton, kimyasal çözücüler (tiner);
• akaryakıt ve yan ürünleri;
• ağır metaller (civa (diş dolguları, aşılar, dövmeler), kurşun, kadmiyum, bakır vb.);
• böcek öldürücüler (pestisitler), zirai mücadele ilaçları (herbisidler);
• nitratlar ve kimyasal gıda katkıları (salam, sosis, tütsülenmiş gıdalar vb);
• yapay tatlandırıcı aspartam;
• sentetik gıda boyaları;
• benzopirenler (sigara dumanı, mangal dumanı, egzos dumanı vb.);
• alkol;
• ev temizlik ürünleri (deterjanlar, çamaşır yumuşatıcılar, oda kokuları, naftalin, temizlik malzemeleri, beyazlatıcılar vb.);
• mutfak malzemeleri (yapışmayan tava kaplamaları, plastik saklama kapları, konserve kutuları ve karton ambalajların iç kaplamaları vb.);
• formaldehid ve stiren (fotokopi ve printer toner mürekkepleri);
• klorlu su;
• röntgen ışınları;
• UV radyasyon;
• Cep Telefonu gibi elektromanyetik frekans (EMF) yayan cihazlar
• Endüstriyel atıklar
Diğer dış faktörler:
• Yetersiz beslenme – kofaktör olan vitamin ve minerallerin eksikliği sonucunda glutatyon sentezi yetersiz kalır, başka antioksidanların yetersizliği de glutatyonun harcanmasına neden olur;
• Aşırı egzersiz – vücutta fazla miktarda serbest radikal oluşması sonucunda glutatyonu harcanmasına neden olur;
• Kronik stres; kaygı, endişe; depresyon – glutatyon düzeylerinin azalmasına yol açar
• Gece saatlerinde ışığa maruz kalınması – melatonin salınmasını baskılayarak glutatyonun azalmasına neden olur (başucu lambaları, cep telefonu, tablet gibi elektronik cihazların ekranından yayılan mavi ışık);
• Yaş – 20 yaşından sonra doğal glutatyon üretimi her on yılda ortalama %10 azalmaktadır.
Bu faktörlerin tümünden kaçınmamız mümkün değildir ama çoğunu düzenli bir yaşam tarzıyla ve toksinlerden kaçınarak minimize edebiliriz.
Bir önceki yazımız olan Ruam hastalığı nedir, insanlara bulaşır mı? Büyükada’da 81 at Ruam hastalığı nedeniyle itlaf edildi! başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.