Balıkçılar, bu sezon hamsi ve çinekopta bolluk yaşanmasını bekliyor

Sagun, yaptığı yazılı açıklamada, denizlerde avlanma yasağının 1 Eylül’de son bulacağını hatırlatarak, tüm hazırlıklarını tamamlayan balıkçıların denizlere açılmak için gün saydığını ve yasakların akabinde “vira bismillah” diyerek bereketli bir dönem beklediklerini belirtti.

Türkiye’de stoklar üzerindeki av baskısının azaltılması ve avcılığın sürdürülebilir olabilmesi için av yasaklarının gerekli olduğunu savunan Sagun, dünya nüfusunun süratle arttığı, sağlıklı ve istikrarlı beslenmenin kıymetinin daha düzgün anlaşıldığı günümüzde, hayvansal protein kaynaklarını geliştirmenin zarurî hale geldiğini vurguladı.

Sagun, su eserlerinin, her geçen gün artan protein açığının kapatılabilmesi için çok pahalı ve ucuz bir besin kaynağı olduğunu belirterek, son yıllarda çok avcılık, etraf kirliliği üzere nedenlerle avlanma yoluyla yapılan üretimin azalmaya başladığını, buna rağmen denizlerde ve iç sularda denetimli bir halde yapılan yetiştiriciliğin arttığını kaydetti.

Türkiye genelinde her yıl 600 bin ton civarında gerçekleştirilen üretimin neredeyse yarı yarıya avcılık ve yetiştiricilikten elde edildiğini bildiren Sagun, en çok Karadeniz sonrasında Marmara Denizi’nde avcılığın yapıldığını aktardı.

“Müsilaj popülasyonu etkilemeyecek”

Tuncay Sagun, haziran ayında Marmara Denizi’nde görülen müsilajın başlangıçta kaygı yarattığını belirterek, şunları kaydetti:

“Ancak alınan tedbirler ve yapılan temizleme çalışmalarının sonucunda denizlerimiz yine eski günlerine dönmeye başladı. Tarım Bakanlığımız ve belediyelerin ağır temizleme çalışmaları sonucunda birinci günlerdeki üzere büyük bir tehlikeden kelam etmek mümkün değil. Aslında geçtiğimiz dönem Bakanlığımızın balık popülasyonunu korumak için getirdiği dönemsel av yasakları ve salgın sebebiyle avcılık istenildiği üzere gitmedi. Birçok balıkçı dönemi erken kapattı. O nedenle bu yıl balıkçılarımız umutlu. Denizlerimizde bol balık olacağının sinyalleri şimdiden gelmeye başladı. Bilhassa hamsi ve çinekopta bolluk yaşanmasını bekliyoruz.”

Müsilajın ihracata olumsuz tesiri olmayacağını savunan Sagun, Türkiye’nin yüklü olarak çipura, levrek, alabalık ve orkinos ihraç ettiğini, son 1-2 yıldır bu eserler ortasına eklenen Karadeniz somonunda da ihracatın istikrarlı bir formda arttığını aktardı. Sagun, bu eserlerin yüklü olarak açık denizlerden, Ege ve Akdeniz’deki korunaklı çiftliklerden elde edildiğini, bu nedenle ihracat açısından hiçbir kaygı duymadıklarını bildirdi.

7 ayda ihracat yüzde 39,5 arttı

TİM Su Eserleri Kesim Kurulu Lideri Sagun, su eserleri ihracatının ocak-temmuz periyodunda 2020 yılının tıpkı devrine kıyasla yüzde 39,5 artarak 763,6 milyon dolara ulaştığını belirterek, şunları kaydetti:

“En fazla ihraç ettiğimiz çipura, levrek ve alabalıkta birinci pazarımız AB ülkeleri olurken, mavi yüzgeçli orkinosta ise Japon pazarında kelam sahibiyiz. Gayemiz, Çin başta olmak üzere başka Uzak Doğu ülkelerinde de kelam sahibi olabilmek. Bu maksatla hem Bakanlığımız hem de bölüm kuruluşları olarak ağır bir çalışma içerisindeyiz. İthal girdi kullanmadan büsbütün yerli kaynaklarla ülkemize döviz kazandırmaya devam ediyoruz. Türkiye, toplam ihracatının kilogram ünite fiyatı ortalama 1,3 doların altında iken, su eserleri dalı 6-7 dolara ulaştı. Yüksek teknolojimiz, çağdaş tesislerimiz, eser kalitemiz ve markalarımız ile katma bedelimiz daima artıyor. Bu hem ülke hem de bölüm açısından sevindirici.”

Sagun, Türkiye ile İngiltere ortasında 1 Ocak 2021’de imzalanan Hür Ticaret Mutabakatı’nın da Türkiye’den İngiltere’ye yapılan su eserleri ve hayvansal mamuller ihracatını artırdığını, bu ülkeye ağır bir formda çipura ve levrek gönderildiğini aktardı.

Bir taraftan ihracat artarken, Türkiye’de kişi başına balık tüketiminin azlığına işaret eden Sargun, “AB ülkelerinde kişi başına yılda ortalama 24 kilogram balık tüketilirken, ABD’de 28, Japonya’da ise 75 kilogram düzeyinde balık tüketiliyor. Türkiye’de bu sayı 6 kilogram civarında. Üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizde tüketim çok az. Tüketimi artırmak zorundayız. Bilindiği üzere tüm dünyanın gündeminde olan yeni tip koronavirüsten korunmak için bağışıklık sistemimizi güçlü tutmamız gerekiyor. Balık, bu iş için en uygun ve ulaşımı kolay besinlerden birisi. Bu yıl balığın bol olması sayesinde tüketimin artacağını ümit ediyorum. Sıhhatimiz için en az haftada 2 sefer balık yiyelim.” sözlerini kullandı.