KÖKLERİMİZDEN DOĞARIZ
KÖKLERİMİZDEN DOĞARIZ
ertuğrul özkök’e demem o ki özkök efendi ikimiz de köklerimizi biliyoruz.. biz dünü bugünde yaşayıp yarına ulaştırma kaygısı içindeyken ansızın tarihten çıkıp gelebiliriz: ••• dün gece ankara yollarında bir kağnının tekerleği dağıldı. arabacı kan ter içinde yere indi.. bir dağılmış tekerleğe baktı bir yüzbaşı selim’e: – sökelim kumandan.. dedi ikisi birlik eğildiler.. tam o sırada üçyüz elli kilometre ötede bir çavuş ansızın komutanına selam verdi: – mühimmat yetişir mi komutanım.? – sabır evladım.. siz o sırada ingiliz işgal kuvvetlerini pera palas’ta ağırlıyıp masasına meze yetiştiriyordunuz.! soğuk mahzenin beton yüzeyinde çakılan tabutlukların mahkumiyeti düşmüştü yasak dergilerin sutunlarına.. masanın üzerine törenince bırakılmıştı kuran, bayrak ve silah.. “..kanımı ve canımı namusum pahasına da olsa feda edeceğime..” antları içildi. siz o sıra “ırkçılık” şikayetleri iletiyordunuz yoldaş moskova’ya.! okulunun son dönemi ve son günleriydi.. komünist anarşistlerin çektiği kızıl maskelerin yaylım ateşi sarmıştı fakülteyi; “faşist” mezun istemiyorlardı.. kanı durmayan şehidin otopsisi yeni bittiğinde doktor: – 24 saattir aç.. cebinden çıkan 35 kuruş yumrukların arasında kaldı.. siz o sıra poker oynuyordunuz ve dakikada eli binlira kaybediyordunuz.! oğlunun ölüm haberini yeni almıştı. -hacı emmi başın sağolsun.. askeri mahkeme kararıyla senin oğlanı sabah karşı.. oğulcuğunu yağlı ilmekler boğmuştu.. vatanın, milletin, inancın düşmanları yapacağını yapmıştılar.. hacı emmi kollarını sığadı.. abdestini alıp iki rekat namaza durdu.. siz o sıra tanklara selam duruyordunuz ve “ours boys” diyordunuz.! yüzbaşı selim parkasını kağnın üzerine sermişti. tören bittiğinde kuran bayrağa sarıldı.. “intikam.. intikam..” diye sloganlarla bir konuşma kesiliyordu.. hacı emmi iki rekat namaza durmuştu.. ve tüm bunları hafızasında yaşatan birileri devlet ve millet tehlikeye girdiğinde: “gerekirse silahımızı elimize alırız..” diyordu. kimse aferin beklemiyordu.. siz o sıra yanınızdaki hanımefendiye “ne kadar cahil şu bizim millet” diyordunuz. bir elinizde ithal malı içki, kristal avizeler altında “aferin” kovalıyordunuz.! mühimmatlar yerine ulaşmış; antlar içilmiş; şehitler verilmiş ama düşmana geçit verilmemişti; hacı emmi selam vererek namazını bitirmişti.. siz o sıra sebepsiz soluyup, sebepsiz uyuyordunuz.! türkiye’nin sahipleri bu sabah da bir taze günün kapısını hep birlikte aradılar ve gördüler: yaylar gerili duruyordu.!
Bir önceki yazımız olan Erciyes Şehidi Paşa Dayım başlıklı makalemizde Erciyes Şehidi Paşa dayım hakkında bilgiler verilmektedir.