Prof. Dr. Ali Kutlu: “Türkiye’deki katil arılar insanların değil, doğanın katili”

– Prof. Dr. Ali Kutlu: “Türkiye’deki katil arılar insanların değil, tabiatın katili”

ORDU – İmmünoloji ve Alerji Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ali Kutlu, Türkiye’de ‘katil arı’ olarak isimlendirilen arı cinslerinin, arı alerjisi bulunanlar dışında insanları öldürmediğini, tabiata ve bal arılarının üretimine ziyan verdiğini belirterek, “Onlar, arıcıların ‘katil’ ismini koydukları arılar. Dünyada rastlanan, ender ölümlere yol açan, saldırgan ve çok büyük, zehirli Asya eşek arıları bildiğimiz kadarıyla şu ana kadar Türkiye’de görülmedi” dedi.

Kestane düşmanı!

Kestane ağaçlarının çiçek açmasını engelleyen ve kurumasına neden olan gal arısı Türkiye’de birinci olarak Yalova ile Bursa bölgesinde ortaya çıktı. Düzce ve Zonguldak’tan sonra Giresun’da da görülen, Ordu’daki arıcıları da huzursuz eden ve ‘katil arı’ olarak isimlendirilen arı çeşidinin, sanıldığı üzere alerjisi bulunanlar dışında insanlarda ölümlere yol açmadığı, kestane ağaçlarının çiçek açmasını engellediği ve kurumasına neden olduğundan bu biçimde isimlendirildiği belirtildi.

“Türkiye’de çok saldırgan ve büyük Asya arıları şu ana kadar görülmedi”

Medical Park Ordu Hastanesi İmmünoloji ve Alerji Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ali Kutlu, Türkiye’deki katil arıların, insanların değil tabiatın katili olduğunu söyledi. Kestane ağaçlarının istikrarını bozan bu arı tipinin, çiçek açmalarını engellediğini ve bu ismi arıcıların koyduğunu belirterek, “Dünyada rastlanan, ender ölümlere yol açan, saldırgan ve çok büyük, zehirli Asya eşek arıları bildiğimiz kadarıyla şu ana kadar görülmedi. Olağanda katil arı lafını duyunca insanı bir endişe basıyor, ‘insan öldüren arı’ olarak akıllara geliyor fakat olağanda bu durum o denli değil. Amerika’da çok sık rastlanan bir durum. Türkiye’de katil arı olarak bahsedilen arı tipi anavatanı Çin ve Asya olan gal tipi arılar dediğimiz, bilhassa kestane ağaçlarının tomurcuklarına, larva bırakarak, onların çiçek açmasını engelleyen ve kestane ağaçlarından arıların yararlanmasını engelleyen, kestane balı üretimini azaltan bir arı” dedi.

“İnsanlara saldırıp sokan bir cins değil”

Bu arı çeşidinin, insanlara saldırıp sokan bir çeşit olmadığını aktaran Prof. Dr. Ali Kutlu, “Katil arı kavramının içerisinde Amerika’da bazen ölümlere sebep olan, laboratuvar ortamında Afrika ve Avrupa bal arılarının birleşmesinden oluşan bir melez arı oluşmuş, bu Brezilya’da 1950 yıllarında kaçarak tüm Avrupa’ya yayılmış bir arı. Bunlar çok zehirli değiller lakin saldırgan olduklarından katil arı olarak isimlendirilen arılar. Bu arıların da aslında saldırganlığı yıllar içinde azalmış. Bir de Asya tipi dev yaban arıları var. Bunlar çok zehirli ve 7 santimetreye kadar ulaşan arılar. Japonya’da yılda 50 kişinin vefatından de sorumlular. Bunlara Japonya dışında İspanya ve Amerika’da rastlanmıştır ve bunlar da gerçek manada katil arı tipleridir” biçiminde konuştu.

“Türkiye’de beşerler genelde arı alerjisi nedeniyle hayatını kaybediyor”

“Normalde Türkiye’de bu tip saldırgan ve insan vefatına alerji dışında yol açan arı tipi yok” diyen Prof. Dr. Kutlu, “Türkiye’de beşerler genelde alerji nedeniyle hayatlarını kaybediyor. Şayet yüzlerce arı bir insanı sokarsa, bal arısı da olsa, yaban arısı da olsa ölümlere neden olabiliyor. Türkiye’deki arılarla ilgili durum çoklukla toplumun yüzde 2’sinde ve birtakım arıcı ailelerde yüzde 6’ya kadar ulaşabilen arı alerjisi ile ilgili durum. Çok şükür, biz ülke çapında arılara bağlı vefatı çok az görüyoruz lakin eskisine nazaran daha fazla olduğunu da biliyoruz. Giresun, Ordu ve Trabzon bölgesinde yılda ortalama 5 kişinin hayatını kaybettiğini biliyoruz. O üzere durumlarda şayet bal arısı yahut yaban arı soktuğunda, nefes darlığı, göz kararması, tansiyon düşmesi üzere sorunlar yaşanıyorsa bunlar sistemik bulgulardır” tabirlerine yer verdi.

“Bu arılara insan katili diyemeyiz”

Arı sokmalarının, bilhassa kalp hastası ve teneffüs hastası olanlarda ölümlere yol açabildiğini tabir eden Prof. Dr. Kutlu, şu tabirlere yer verdi: “Ama buna da biz katil arı diyemeyiz. Zira o insanların çoklukla arıya alerjik hale gelmişlerdir. Bu üzere durumlarda bazen biz hastaları aşı tedavisine alıyoruz. Arı soktuğunda alerjik tepki yaşayan hastaların kesinlikle alerji ünitelerine müracaat edip, ya yanlarında bulundurmak üzere oto enjektörlü adrenalinle ya da İmmünoterapi dediğimiz arı tedavileri olmaları lazım.

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Selim Kuşcu

Bir önceki yazımız olan Edirne Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Altun aşılama oranının yükselmesiyle Kovid-19'un boyutunun değişeceğine dikkati çekti Açıklaması başlıklı makalemizde Altun, Aşı ve Aşılar hakkında bilgiler verilmektedir.