Seçim barajının yüzde 7’ye düşmesi
Seçim barajının yüzde 7’ye düşmesi ne anlama geliyor
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı ve MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, Milletvekili Seçimi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ni açıkladı.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“9 maddesi 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri, seçmen kütükleri hakkındaki kanunla ilgili. Teklifimizin birinci maddesinde 2839 sayılı kanunun 33. maddesinde yer alan ülke Seçim barajını 7’ye indirilmesini teklif ediyoruz.
İkinci maddesi ile 2839 sayılı kanunun 34. maddesinin birinci fıkrasında kelime düzeltmeleri yapıyoruz. İttifakın aldığı oy toplamı seçim barajını geçmesi halinde ittifakta alan partilerin o seçim bölgesinde yer alan oyları sayılır.
Üçüncü maddede siyasi partilerin seçimlere katılmalara ilişkin TBMM’de grubu olması koşulunu madde metninden çıkarıyoruz. Siyasi partilerin takip eden her seçimde örgütlenme oranında işlemlerinin yapmış olmasının aranmasını öngörmüş oluyoruz.
İl Seçim Kurulu’na ilişkin yeni düzenleme öneriyoruz. Bu düzenlemeye göre il seçim kurulu başkan ve üyeleri ile yedek üyelerinin birinci sınıfa ayrılmış hakimler arasından kura çekmek suretiyle belirlenmesine yönelik düzenleme.. Benzer düzenlemeyi ilçe seçim kurulları için öneriyoruz.
Yerleşim yeri adresine göre oluşturulan bir yıl önceki seçmen kütüğü üzerinden güncelleme yapılıyor. Adresi kapanmış olması sebebiyle adres kayıt sisteminde gözükmeyenler en son seçmen olduğu adrese göre seçmen listelerine kaydediliyor.
“BAŞBAKAN SÖZÜNÜ MADDENİN METNİNDEN ÇIKARIYORUZ”
Adres kayıt sisteminde gözükmeyenler ise en son seçmen olduğu adres ibaresini ekliyoruz. Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemine uyum düzenlemesi yapıyoruz. Başbakan ve bakanlara ilişkin yasaklar başlığını taşıyor. Başbakan sözünü maddenin metninden çıkarıyoruz.
Gerek il, gerek ilçe seçim kurulunun başkanlarının önerdiği şekilde kabul edilmesi halinde uygulama sürecine ilişkin geçiş süreci düzenlemesi öneriyoruz.
MHP’Lİ YILDIZ: VEKİL SAYISININ HESAPLANMASINDA SEÇİM BÖLGELERİNDE ALDIKLARI OY ORANLARI İLE BELİRLENECEK
MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız,”Kanun teklifinin ülkemize, milletimize hayırlar getirmesini diliyorum. Siyasi Partiler Kanunu ile seçim kanunlarının içeriği o ülkenin demokrasi standardını gösteren önemli uygulamalardır. Kanun teklifi ile milletvekilleri seçim kanununda yüzde 10 olarak uygulanan ülke Seçim Barajı yüzde 7’ye indirilmesi önerilmektedir. Daha fazla partinin, görüşün Meclis’te bulunması hedeflenmiştir” dedi.
Yıldız, “Seçim barajı değiştirilmektedir. İttifakı oluşturan partilerin her birinin çıkaracağı vekil sayısının hesaplanmasında seçim bölgelerinde aldıkları oy oranları ile belirlenecektir. Siyasi partilere ve bağımsız adaylara rakamların büyüklüğüne göre milletvekilliği tahsis olunur. İttifak içinde görünür olan her partinin ittifak dışında görünürlüğü yükseltilmiştir. Seçmen iradesinin kendi partisi dışında başka partilere yansımaması da gözetilmiştir.
TBMM’de grubu bulunmak Meclis faaliyetleri ile ilgili bir konudur. Seçime katılmak için teşkilatlanma ve kongresini yapmış olma şartı yeter bir şart olarak öne çıkarılmıştır. Salt grup kurmuş olmak seçime katılmak için yeterli görülmemiştir.
Bu kanun teklifi ile ülkemizin yükselmiş olan demokrasi çıtası daha da yükselecektir.” diye konuştu.
Siyasi Partiler ve seçimler demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurları olduğunu belirten MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız yaptığı açıklamada şunları kaydetti:
“Siyasi Partiler demokrasinin örgütlü yanını, seçimler ise millet egemenliğinin görünür yanını ortaya koyan araçlardır. Demokratik rejimle idare edilen ülkelerde yönetim yetkisinin kaynağı seçimlerdir.
Milletin temsilcileri ve yöneticiler, seçimler vasıtasıyla göreve gelir, seçimler vasıtasıyla temsil ve yönetme ehliyetini kaybederler. Seçimler; serbest, eşit, gizli, genel oy, açık sayım ve döküm esaslarına göre yargı yönetimi ve denetimi altında yapılmaktadır.
Siyasi Partilere ilişkin kanunlar ile seçimlerle ilgili kanunlar, hem içerik hem de uygulama ile ülkenin demokrasi standardını gösteren önemli belgelerdir.
Uygulanma şekilleri farklılık gösterse de, genel olarak seçim sistemleri üç ana grupta toplanmaktadır:
İstikrarı öne çıkaran ve en fazla oyu alanın tüm temsilcilikleri kazandığı “çoğunluk sistemi”, temsilde adaleti öne çıkaran, alınan oy oranında temsilcilik kazanılan “nispi temsil sistemi” ve “karma sistem” ile bunların çeşitleridir.
2018 seçimleri dâhil, yapılan son sekiz genel seçimde ‘’ülke barajlı seçim sistemi’’ uygulanmaktadır.
1982 Anayasasının, “Seçme, Seçilme ve Siyasi Faaliyette Bulunma Hakları” başlıklı 67. maddesine 1995 yılında yapılan değişiklik ile “temsilde adalet, yönetimde istikrar” ifadeleri dâhil edilmiş, böylece seçim kanunlarının bu iki ilkeyi bağdaştıracak biçimde düzenleneceği esası getirilmiştir.
Temsilde adalet ve yönetimde istikrar ilkelerinin aynı anda gerçekleştirilmesi fevkalade zor, amaç farklılığı gösteren kavramlardır.
Demokratik ülkelerde bu iki kavramın uyumlaştırılmasında yaşanacak zorluklar karşısında bu ilkelerden hangisine ağırlık verileceği, o ülkenin siyasal birikimi ve toplumsal tecrübelerine göre değişiklik gösterir.
Bu konuda en başat örnek seçimlerde uygulanan ülke barajı denilebilir. Bu kanun teklifi ile 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanununda %10 olarak uygulanan ülke seçim barajının %7’ye indirilmesi önerilmektedir.
Bilindiği gibi Ülkemizde,16 Nisan 2017 tarihli referandumla birlikte Türk Milletinin yetmiş yıllık uygulamada tüm mahzur ve zayıflıklarını bildiği Parlamenter Sistem’den vazgeçilmiş ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini ihdas etmiştir.
Nitekim referandumdan kısa bir süre sonra Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin seçim barajını tartışmaya açması, Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim öncesi ittifakları önermesi ile seçim barajının düşürülmesi ve Siyasi Partilerin seçim ittifakları konuları gündemde ağırlıklı olarak yerini almıştır.
Bu sürecin sonunda AK Parti ve MHP’nin seçim ittifaklarına yönelik yasa teklifi 21 Şubat 2018’de TBMM’ye sunulmuştur.
298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ve 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanununda 13 Mart 2018 tarihinde yapılan değişikliklerle Siyasi Partilerin ittifak yapabilmelerinin yolu açılmıştır.
Milletvekili Seçimi Kanununun 12. maddesine seçim ittifakı ile ilgili düzenlemeler eklenerek siyasi partilerin bir protokol çerçevesinde ittifak yapmak suretiyle seçimlere katılabilmelerine imkan sağlanmıştır.
Bununla birlikte bu düzenleme ile herhangi bir seçim ittifakına dahil olan bir siyasi partinin ülke genelinde uygulanan %10’luk seçim barajını geçememiş olsa dahi ittifakın toplamının aldığı oyların barajı geçmesi halinde barajı geçmiş sayılması sağlanmıştır.
Uygulamada sıkça karşılaştığımız fiili seçim ittifaklarına hukuki nitelik kazandırılmıştır.
Bugün her platformda tartışılan seçim barajı uygulamalarının tarihsel kökeni hakkında ayrıntılı bilgi yoktur.
Bilinen ilk uygulamanın 2. Cihan Harbinden önceki yıllarda Almanya’da, radikal grupların meclise girmesinin önüne geçilmesi için uygulanmış olmasıdır.
Ülkemizde seçim barajı, 12 Eylül askeri ara rejimi döneminde yasama yetkisini kullanan Danışma Meclisi ve Milli Güvenlik Konseyi tarafından siyasal sistemimize dâhil edilmiştir.
1983 yılında çıkarılan 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanununda iki baraj uygulaması getirilmiş, %10’luk ulusal barajlı ve seçim çevre barajlı d’Hondt sistemiyle seçimlere gidilmiştir..
Baraj sisteminin genel gerekçesine bakıldığında ‘’hükümet istikrarına’’ vurgu yapıldığı görülür.
1980 yılı öncesinde sıkça görülen koalisyon pazarlıkları, demokratik ahlaka aykırı girişimler, meclisin çok parçalı oluşu gibi birçok sebeplerle bu düzenleme uzunca bir zaman kamuoyundan destek bulmuştur.
Tamamen veya kısmen nispi temsil sistemini uygulayan ülkelerin çoğunda resmi bir seçim barajı bulunmaktadır.
Seçim barajı; bir partinin milletvekili çıkarabilmek için kanunda tespit edilmiş olan en az oy oranıdır.
2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu’nun 33. maddesinin 1. fıkrasındaki mevcut düzenlemeye göre;
“Genel seçimlerde ülke genelinde, ara seçimlerde seçim yapılan çevrelerin tümünde, geçerli oyların %10’unu geçemeyen Siyasi Partiler Milletvekili çıkaramazlar.”
Seçim barajında yapılan değişikliklerin Mecliste sandalye dağılımını etkilediği, Siyasi Partilerin izlediği politikalarda önemli etkilerinin olduğu ve seçmenin oy kullanma davranışlarına yansıdığı, barajın aşılması için stratejik oy kullanıldığı, siyasal sonuçlar doğurduğu bilinmektedir.
Yüksek seçim barajının seçmeni “oyum zayi olmasın” düşüncesiyle merkezdeki partilere yönlendirme etkisinin bulunduğu, ilk tercihinin baraja takılacağı endişesiyle ikinci tercihine yöneldiği de görülmüştür.
Temsilde adalet ve yönetimde istikrar ilkeleri esasen birbirine zıt ilkelerdir. Bu zıtlık nedeniyle Parlamenter sistem içerisinde bu iki İlkeyi bağdaştırmak her zaman mümkün olmamıştır.
Ülkemizde seçim sistemleri üzerinde yıllardır devam eden tartışmalar ve bu konularda oluşmuş geniş bir külliyat mevcuttur.
Seçim barajının Anayasaya aykırılık iddialarına gelince;
Anayasanın 2. maddesinde düzenlenen “Hukuk Devleti İlkesine’’,
10. maddesinde düzenlenen ”Kanun Önünde Eşitlik İlkesine,”
13. maddesindeki ”Ölçülülük İlkesine”,
26. maddesindeki ”Düşünceyi Açıklama ve Yayma Hürriyetine”,
67. maddesinde düzenlenen ”Seçme Seçilme ve Siyasi Faaliyette Bulunma Hakkına”,
68. maddesindeki ”Siyasi Parti Kurma” haklarını ihlal ettiği tartışmaları uzun süre yapılmıştır.
Seçim barajının düşürülmesi amacıyla yasanın iptali için iptal davası açılmış, Anayasa Mahkemesi; “Seçim barajının seçme ve seçilme hakkını sınırlayıcı ölçülere varmadıkça kabul edilebilir, uygulanabilir olduğuna” hükmetmiştir. Ancak, Anayasa Mahkemesinin bu konudaki kararlarında devamlılık ve süreklilik yoktur.
1995 yılında vermiş olduğu bir kararda; “seçimlerde seçmenin kimleri kendi adına parlamentoya gönderdiğini bilme imkânı ve hakkının elinden alındığı” yolunda görüş bildirmiş, başka bir kararında; “Kimleri egemenlik hakkını kullanmakla görevlendirdiğini bilmeyen, adaylar arasında kişisel bir tercih imkanına sahip olmayan seçmen siyasal iradesini belirleyemez” demiştir.
Bugün için seçim barajının iptali konusunun Anayasa Mahkemesine götürülme yolu kapalıdır.
Anayasa Mahkemesi, genel barajı değerlendirirken, Yasama organının anayasal çerçeveye bağlı kalarak takdir ettiği sınırlama ve baraja rakam olarak el atması, yargısal denetimin amacı ile bağdaşmayacağı açıktır.
Anayasa Mahkemesi, 2015 yılında bazı küçük siyasi partilerin temsilcileri tarafından yapılan bireysel başvuruları Anayasanın 152/1 hükmü çerçevesinde “kabul edilemez” bulmuştur.
Uluslararası hukuk açısından; İnsan Hakları Beyannamesi’nin 21/3 maddesine göre:
“Hükümet otoritesinin temeli halkın iradesine dayanır. Halkın iradesi ancak dürüst, eşit aralıklı, yargı güvenceli seçimlerle belirlenebilir.”
Bu düzenlemenin hedefi doğrultusunda; Türkiye’den yapılan başvurular sonucunda;
AİHM 2. Dairesinin 30.01.2007 tarih ve Büyük Dairenin 08.07.2008 tarihli kararlarında, Türkiye’deki tarihi ve siyasi şartları dikkate alarak şu saptamaları yapmıştır:
“Türkiye’deki seçim barajının Avrupa’nın en yüksek seçim barajı olduğunu tespit etmiş, ancak uygulanacak oranla ilgili olarak herhangi bir öneri getirmemiştir. Barajın yüksek olmasına karşın, toplumda siyasal alternatiflerin ortaya çıkmasını engellemediğini” saptamıştır.
AİHM kararlarında “istikrarın meşru bir amaç olduğunu, bölünmeyi engellemek için, devlete yeterli takdir alanı bırakılması gerektiğini, %10’luk barajın takdir marjını aşmadığı, bu durumun EK 1 no’lu Protokolün 3. maddesindeki düzenlemeyi ihlal etmediğine” karar vermiştir.
Seçim barajları, ülkelerin kendine özgü şartları sebebiyle farklılıklar göstermektedir.
Seçimlerin genel ilkeleri ve kişinin seçme ve seçilme hakkı tüm ülkelerde anayasayla düzenlendiği halde, seçim sistemleri ve ayrıntılarını düzenleyen normlar daha çok ülkelerin yasalarında yer almaktadır.
Seçim sistemlerinde aranan hükümet istikrarı, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçilmesiyle sona ermiştir. Her türlü etkiye açık zayıf hükümetler ve buna bağlı olarak yapılan siyasi pazarlıklar dönemi kapatılmıştır.
Parlamenter sistem, yasama ve yürütme organının ortak faaliyet alanlarına ve karşılıklı eylem araçlarına sahip olduğu kuvvetler birliğine dayanan bir rejimdir.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi, sert kuvvetler ayrılığı ilkesine dayanır. Temel amaç, bireyin hak ve hürriyetlerinin azami şekilde korunmasıdır.
TBMM üyelerinin seçimiyle birlikte Yürütme organının da doğrudan halk tarafından seçiliyor olması Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin demokratik değer açısından Parlamenter sisteme olan tartışmaz üstünlüğüdür.
Anayasada yapılan değişiklikle yüksek seçim barajının istikrarın tek güvencesi olma özelliği de kalmamıştır.
2018 yılında 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanununda yapılan değişiklik sonucu, partilerin seçim ittifakı yapmaları halinde %10’luk seçim barajının hesaplanmasında ittifak yapan Siyasi Partilerin aldıkları oyların toplamı esas alınmaktadır.
Bu sistem, 24 Haziran 2018 seçimlerinde uygulanmış, baraj fiilen kaldırılmıştır. Çok düşük baraj oranının uygulanması, siyasi yelpazede uçlara kaçışı kolaylaştırır ve dahası teşvik eder.
Kendi siyasi partisi içinde iktidar mücadelesinden sonuç alamayan bazı siyasi figürler, kaybettirme üzerine oluşturulan motivasyonla yeni partiler kurarak siyasi partilerde bölünmeleri arttırmıştır. Bugün için ülkemizde 124’ün üzerinde siyasi parti mevcuttur ve yenileri kurulmaktadır. Toplumumuzda çok sayıda bölünme çizgisinin varlığı maalesef bir hakikat olarak karşımıza çıkmaktadır.
Cumhur İttifakını oluşturan AK Parti ile Milliyetçi Hareket Partisi arasında Seçim Yasası ve Siyasi Partiler Yasasında yapılması düşünülen değişiklikler konusunda yürütülen çalışmalar tam bir uyum içinde sonuçlanmıştır.
Buna bağlı olarak;
1-) 2839 Sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu’nun 33. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “oyların %10’unu” ibaresi, “oyların %7’sini”, aynı fıkra ile 3. fıkrada yer alan yüzde onluk ibareleri yüzde yedilik şeklinde değiştirilmiştir.
2-) Milletvekili Seçimi Kanunu’nun 34. maddesinin son fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
‘’İttifak yapan partilerle ilgili baraj hesabı, ittifakın toplam oyuna göre belirlenir. İttifakın oyunun toplamı ülke barajını geçiyorsa, ittifaka katılan her bir partinin ülke barajını geçtiği kabul edilir’’.
Genel seçimlerde ülke genelinde, ara seçimlerde yapılan çevrelerin tümünde, geçerli oyların %7’sini geçemeyen partiler milletvekili çıkaramazlar.
Seçim ittifakı yapılması halinde %7 olan barajın hesaplanmasında ittifak yapan siyasi partilerin aldıkları geçerli oyların toplamı esas alınır ve bu siyasi partiler için ayrıca baraj hesaplaması yapılmaz.
Bir siyasi partinin listesinde yer almış bağımsız adayın seçilebilmesi de, listesinde yer aldığı siyasi partinin ülke genelinde ve ara seçimlerde seçim yapılan çevrelerin tümünde %7 barajı aşmasıyla mümkündür.
İl seçim kurulları, yukarıdaki maddeye göre, birleştirme tutanağını düzenledikten sonra sonuçları en seri şekilde telgrafla, ayrıca telefon veya telsizle Yüksek Seçim Kurulu’na bildirir.
Yüksek Seçim Kurulu, bütün illerden bu şekilde alınan bilgilere göre, Türkiye genelinde geçerli oyların toplamını yapar ve her siyasi partinin ve ittifakın aldığı geçerli oy toplamını genel geçerli oy toplamına bölerek, siyasi partilerin ve ittifakların ülke genelinde aldığı oy yüzdesini hesaplar ve %7’lik barajı aşan siyasi parti ve ittifakların isimlerini il seçim kuruluna bildirir ve ilan eder.
Bu ilandan sonra, bir veya birkaç seçim çevresinde, seçimin iptaline karar verilmesi, ülke genelinde alınan oy yüzdesinin yeniden tespitini gerektirmez.
Seçim Çevresinde Siyasi Partiler, İttifaklar ve Bağımsız Adayların Elde Edecekleri Milletvekili Sayısının Hesaplanması:
İttifakın aldığı oy toplamı ile ülke barajını geçtiği takdirde, seçim çevrelerinde milletvekili hesabı ve dağılımı, ittifak içinde yer alan her bir partinin o seçim çevresinde almış olduğu oy sayısı dikkate alınmak suretiyle yapılır.
(2839 Sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu 34. maddesinin son fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.)
Bağımsız adaylar ve 33. maddede yazılı oranı aşan siyasi partiler ile bu oranı aşan ittifakların, bir seçim çevresinde elde edecekleri milletvekili sayısı aşağıdaki şekilde hesaplanır:
Seçime katılmış siyasi partilerin, ittifakların ve bağımsız adayların adları alt alta ve aldıkları geçerli oy sayıları da hizalarına yazılır.
Siyasi partilerin oy sayıları, önce bire, sonra ikiye, sonra üçe….ila o çevrenin çıkaracağı milletvekili sayısına ulaşıncaya kadar bölünür.
Elde edilen paylar ile bağımsız adayların aldıkları oyların ayırımı yapılmaksızın en büyükten en küçüğe doğru sıralanır.
Seçim çevresinde çıkacak milletvekili sayısına kadar bu payların sahibi olan siyasi partilere ve bağımsız adaylara rakamların büyüklük sırasına göre milletvekili tahsis olunur.
Son kalan milletvekili için birbirine eşit rakamlar bulunduğu takdirde, bunlar arasından ad çekilmek suretiyle tahsis yapılır.
Önerilen bu değişiklikle siyasi partilerin tüzel kişiliklerine destek verilmiş, ittifakı oluşturmayı hedefleyen ortak amaç ve hedefler yanında, program ve ittifak dışı hedefler itibariyle ittifak içinde görünür olan her partinin, ittifak dışında görünürlüğü güçlendirilmiştir.
Ayrıca siyasi parti tercihlerinde, belirli ortak hedef veya hedefler ötesinde, seçmen iradesinin kendi partisi dışında başka partilere yansıtılmaması gözetilmektedir.
3-) Siyasi Partilerin seçime katılma şartları: 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 36. maddesinin 1. fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, aşağıdaki fıkra, maddeye son fıkra olarak eklenmiştir.
‘’Siyasi partilerin seçimlere katılabilmesi için illerin en az yarısında oy verme gününden en az altı ay evvel teşkilat kurmuş ve büyük kongrelerini yapmış olmaları şarttır.
Seçime katılma yeterliliği elde eden parti, tüzüğünde belirtilen süreler içerisinde ilçe il ve büyük kongrelerini yapmak sureti ile seçime katılma hakkını muhafaza eder.
4-) 298 Sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Kanunu’nun 14. maddesinin birinci fıkrasının 11 numaralı bendinde yer alan (“veya Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunması” ibaresi madde metninden çıkarılmış ve aşağıdaki paragraf eklenmiştir.
Seçime katılma yeterliliğini elde eden parti, tüzüğünde belirtilen süreler içerisinde ilçe, il ve Büyük kongrelerini yapmak sureti ile seçime katılma hakkını muhafaza eder.
Bir ilde teşkilatlanma, merkez ilçesi dahil o ilin ilçelerinin en az üçte birinde teşkilat kurmayı gerektirir.
Seçime katılma yeterliliği elde eden partinin, tüzüğünde belirtilen süreler içerisinde ilçe, il ve büyük kongrelerini yapmak sureti ile seçimlere katılma hakkını muhafaza eder. (298 SK 14. maddesi)
2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nda, siyasi partilerin seçimlere katılabilmesi için TBMM’de grup oluşturmuş olmaları bir seçenek olarak yeterli görülür olduğu bilinmektedir.
Oysa, TBMM’de grubu bulunmak, meclis faaliyetleriyle alakalı bir husustur. Bu sebepledir ki, parti grupları ile ilgili konular detaylı bir biçimde Meclis İçtüzüğü içinde yer almaktadır.
Demokrasi, bir yönüyle örgütlü toplum demektir. Örgütlenmenin en özgün şeklini siyasi partiler oluşturur. Seçime katılmak için teşkilatlanma ve kongrelerini yapmış olma şartı, yeter bir şart olarak öne çıkarılmış, vekillerin bu amaçla araçsallaştırılması siyasi etik bakımından doğru bulunmamıştır. Siyasi partilerin örgütlülüğü önemsemiştir.
5-) 298 sayılı Seçim Kanunu’nun 15. maddesinin 1. fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:
İl seçim kurulu:
İl seçim kurulu bir başkan, iki asıl ve de iki yedek üyeden oluşur. İl seçim kurulu başkan ve asıl üyeleri iki yılda bir Ocak ayının son haftasında, İl merkezinde görev yapan ve birinci sınıfa ayrılmış hakimler arasından adli yargı ilk derece mahkemeleri komisyonlarınca şeffaf bir biçimde kura çekimiyle belirlenir.
Aynı usulle belirlenecek olan merkez ilçe seçim kurulu başkanlarından sonra kalan listeden iki de il seçim kurulu yedek üye belirlenir.
Birinci sınıfa ayrılmış yeterli hakim olmaması durumunda en kıdemli hakimden başlayarak eksikler tamamlanır.
Bu surette kurulan il seçim kurulu iki yıl süreyle görev yapar.
Hakimlerin kıdemi 2802 Sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununun 15. maddesine göre belirlenir. Ancak bu kıdemin belirlenmesinde, kınama veya daha ağır disiplin cezası almış olanlar diğerlerinden kıdemsiz sayılırlar.
İl seçim kurulu başkanlığı ile asıl ve yedek üyelerini ve ilçe seçim kurulu başkanlığını yapacak hakimlerden biri, herhangi bir sebeple bu görevi yapamaz ve o yerde bu görevi yapacak başka bir hakim de bulunmazsa, o yerin bağlı olduğu ağır ceza mahkemesinin yargı çevresi içerisinde bulunan ve görevinden ayrılmasında sakınca görülmeyen bir hakime, merciince bu yetki verilir.
Eksikliklerin ağır ceza çevresi içerisindeki hakimlerden tamamlanmasına imkan bulunmayan hallerde, bu ağır ceza mahkemesine en yakın ağır ceza mahkemelerinin yargı çevresi içerisindeki hakimlerden biri, yukardaki usule göre yetki verilerek gönderilir.
Bu surette kendisine yetki verilen hakim gelip göreve başlamasına kadar seçim kurulu başkanlığını, kurulun kendi arasından gizli oyla seçeceği bir üye yapar.
Kurul asıl üyeleriyle toplanır. Asıl üyenin katılmadığı toplantılara sırasıyla yedek üyeler çağrılır.
6-) İlçe Seçim Kurulu
298 sayılı Kanun’un 18. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesi aşağıda olduğu gibi değiştirilmiş ve fıkraya 2. cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir.
İlçe seçim kurulu, iki yılda bir Ocak ayının son haftasında, bir başkan ile altı asıl, altı yedek üyeden kurulur ve iki yıl süreyle görev yapar.
İlçelerde, ilçede görev yapan ve birinci sınıfa ayrılmış hakimler arasından, merkez ilçelerde ise il merkezinde görev yapan ve birinci sınıfa ayrılmış hakimler arasından adli yargı ile ilk derece mahkemesi komisyonlarınca şeffaf bir biçimde yapılan kura çekimiyle belirlenen hakim üye kurula başkanlık eder.
Birinci sınıfa ayrılmış yeterli sayıda hakimin olmaması durumunda en kıdemli hakim kurulun başkanı olur.
Bu kurul asıl üyeleriyle toplanır. Bir asıl üyenin katılmadığı toplantıya, öncelikle o üyenin yedeği çağrılır.
İl merkezinde kurulacak merkez ilçe seçim kurullarına, İl seçim kurullarına başkanlık edecek hakimlerden sonra gelen en kıdemli hakim başkanlık eder.
Seçmen sayısı 25.000’i aşan ilçelerde seçim evrakının dağıtımı ve toplanması sandık kurulu başkanları ve en az bir üyenin eğitimi ile sandık kurullarından sonuçların alınması ve birleştirilerek bağlı olduğu ilçe seçim kuruluna teslim görevini niyabetten yerine getirmek amacıyla geçici ilçe seçim kurulları oluşturulabilir. Bu kurullar bir başkan ve altı üyeden oluşur. İl ve ilçe seçim kurullarında görev almış hakimlerden sonra gelen en kıdemli hakimler bu kurula başkanlık eder. Kurulun iki üyesi kamu görevlileri arasından belirlenir.
Dört üye ise yedeği ile birlikte 19 uncu madde esaslarına göre siyasi partilerden alınır. Bu kurulların çalışma usul ve esasları, kurulacağı ilçeler ile sayısı ve görev süresi Yüksek Seçim Kurulu tarafından kararlaştırılır.
Hakimlerin kıdemi 2802 sayılı Kanunun 15 inci maddesine göre belirlenir.
Ancak, bu kıdem belirlenmesinde, kınama veya daha ağır disiplin cezası almış olanlar diğerlerinden kıdemsiz sayılır.
7-) Başka Partinin Üyesini Sandık Kurulu Üyesi Olarak Gösterebilme Şartı:
298 sayılı Kanun’un 23. maddesinin 5. fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
Partilerin başka partinin üyesi olan bir kişiyi ancak o kişinin bizzat seçim kuruluna giderek müracaat etmesi suretiyle sandık kurulu üyesi olarak gösterilebilir.
😎 Usulsüz Seçmen Nakillerinin Önlenmesi:
298 sayılı Kanun’un 33. maddesinin 3. fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
2972 Sayılı Mahalli idareler ile mahalle muhtarları ve ihtiyar heyeti seçimi hakkındaki kanun uyarınca yapılacak, birinci fıkra gereğince yerleşim yeri adresine göre oluşturulan bir yıl önceki seçmen kütüğü üzerinden güncelleme işlemi yapılır.
9-) Adres Kayıt Sisteminde Gözükmeyenlerin Seçmen Kaydı:
298 sayılı Kanun’un 36. maddesinin 1. fıkrasına 1. cümleden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir.
Adresi kapanmış olması sebebiyle adres kayıt sisteminde gözükmeyenlerin, en son seçmen olduğu adrese göre seçmen listelerine kaydedilir.
10-) 298 sayılı Kanun’un 43. maddesinin 1. fıkrasına “Seçmen kütüğünde yazılı adreslerine” ibaresinden sonra gelmek üzere ‘’adresi kapanmış olması sebebiyle adres kayıt sisteminde gözükmeyenler ise ‘’en son seçmen olduğu’’ ibaresi eklenmiştir.
11-) Uyum Düzenlemeleri:
“Başbakan ve”, ” ibarelerinin çıkarılması.
(298 sayılı Kanun 65. madde başlığı ile 1 ve 2. fıkralarda yer alan başbakan ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.
12-) 298 sayılı Kanun’un 66. maddesinde yer alan “Başbakan” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.
Seçim propagandasının başlangıç tarihinden oy verme gününü takip eden güne kadar olan süre içinde bakanlar ve milletvekilleri, yurt içinde yapacakları seçim propagandası ile ilgili gezileri makam otomobilleri ve resmi hizmete tahsis edilen vasıtalarla yapamazlar. Bu maksatla yapacakları gezilerde, protokol icabı olan karşılama ve uğurlamalarla törenler yapılamaz ve resmi ziyafet verilemez.
Yukarıda yazılı süre içinde bakanlar seçimle ilgili faaliyetlerinde ve konuşmalarında bu kanun hükümleriyle bağlıdır.
298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 66. maddesinde değişiklik;
Seçim propagandasının başlangıç tarihinden oy verme gününü takip eden güne kadar geçen süre içinde bakanlar, milletvekilleri ve adayların seçim propagandası ile ilgili olarak yapacakları gezilere hiçbir memur katılamaz.
13-) Muhtar Seçilme Yeterliliği Belirlenerek Mazbata Verilmesi:
2972 Sayılı Mahalli İdareler İle Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Kanunu’nun 32. maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
Ekseriyet sistemine göre ilk sırada yer alan Muhtar adayının seçilme yeterliliğine sahip olduğunu en geç bir ay içinde belgelendirmesi halinde kendisine muhtar seçildiğine dair ilçe seçim kurulunca mazbata verilmesi, aksi halde ikinciye, daha sonra üçüncüye ve nihayet seçilme ehliyetine sahip aday bulunana kadar bu işlemin yapılması.
GEÇİCİ MADDE 24: İl seçim kurulu başkan ve üyeleri ile ilçe seçim kurulu başkanları, bu kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren 3 ay içinde 15. ve 18. Maddede yapılan değişikliklere göre yeniden belirlenir. Bu şekilde belirlenen başkan ve üyeler, önceki başkan ve üyelerin süresini tamamlar.
14-)Bu kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
15-) Bu kanun hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.
Demokrasi, doğası gereği korunması ve yaşatılması en zor rejimdir. Kesintilere uğrasa da Türk Milleti Demokrasiyi evrensel kurallarıyla tam olarak özümsemiş, her türlü tertip ve oyunları bozmuş ve yaşatmasını bilmiştir.”
SORU-CEVAP
HAYATİ YAZICI: İttifak barajı geçmesi halinde oylar ittifak içinde toplanıyor. Biz her partinin görünür olmasını sağladık. İttifak çerçevesinde oyu belirlenecek, genel D’Hondt sıralamasına girecek. İttifak içinde aldıkları oy belirlenecek, her partinin aldığı oy miktarı genel D’Hondt sıralamasında işlem görecek.
FETİ YILDIZ: Siyasi partiler seçim bölgesinde genel oy oranına ulaşmadan içinde bulunduğu ittifakla vekil çıkaramayacaktır. Vekil çıkarması partinin kendi oyuna bağlı.
HAYATİ YAZICI: Artık oy yansıması oy verme hakkının sapmasına yol açıyor. Bunu ortadan kaldırıyoruz. Biz Meclis’in iradesine ipotek koyamayız. Bu bizim teklifimiz. Böyle uygun gördük. Ama Meclis ne yapar bunu bilemem. Uyum düzenlemesi yaptık. Başbakan yok mevzuatımızda, kanunda yer alıyordu, onu çıkarttık.
FETİ YILDIZ: Anayasa’nın 67. maddesi açık, tekrar izaha gerek var mı? Bu kanun yürürlüğe girdikten sonra bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmaz. Erken seçim tartışmalarına son vermiştir.
“YÜZDE 7 BARAJI, HDP VE İYİ PARTİ’Yİ ETKİLEYECEK”
Seçim barajının yüzde 7’ye düşürülmesinden etkilenecek partiler olduğuna işaret eden Optimar Araştırma Genel Müdürü Hilmi Daşdemir, bu konuda şunları söyledi:
“Seçim barajının yüzde 7’ye düşürülmesinin, HDP ve İyi Parti’yi ciddi anlamda etkileyeceğini düşünüyorum. Diğer taraftan beklenti barajın yüzde 5 olması yönündeydi. Çünkü görüşmeler, barajın yüzde 5 ya da yüzde 7 olması yönünde ilerlemiş; yüzde 5’te anlaşılmış gibiydi. Ancak sonraki açıklamalarda karar yüzde 7 yönünde oldu.
Tekrar gündeme yüzde 5’in gelebileceğini söyleyenler var ancak yüzde 7 üzerinden değerlendirecek olursak bu açıklamalardan hareketle yüzde 7’nin öncelikle HDP’yi ve İyi Parti’yi etkilemesini bekliyorum.
Bundan sonra HDP’nin yüzde 8’in üstüne çıkma ihtimalinin olmadığını, İyi Parti’nin de yüzde 8’ler civarına düşme ihtimalinin olduğunu söyleyebiliriz.
Çünkü HDP’nin tabanından özellikle Hendek Olayları’ndan sonraki süreçte bir kopuş, bir ayrılış yaşandı.”
“İKİ PARTİNİN OYU 1-2 PUANLIK DÜŞME POTANSİYELİNE SAHİP”
Yüzde 7 barajının İyi Parti ve HDP’nin oy oranlarında 1-2 puanlık bir düşüş oluşturabileceğine işaret eden Hilmi Daşdemir, yeni kurulan partiler içinse bu barajın yüksek bir oran olduğuna değindi:
“İyi Parti’de yeni bir parti olması sebebiyle her ne kadar bazı kişiler tarafından belli oy oranlarına erişmiş gibi oy algısı oluşturulmaya çalışılsa da parti sadakatinde bir sıkıntı var.
Toplama bir parti ve Cumhuriyet Halk Partililerin onlara vermiş olduğu desteklerle de oy oranı yüzde 10’lar barajındaydı. Aynı şekilde HDP’ye de verdikleri bir destek var.
Bir önceki yazımız olan Millet-i Sadıka’dan Büyük İhanete: Ermeni Terörü başlıklı makalemizde Agop Agopyan kim öldürdü, ASALA ve asala'yı kim bitirdi hakkında bilgiler verilmektedir.