SURİYE’DE TÜRK VARLIĞI- SURİYE TÜRKLERİ
Suriye’de Türk varlığını köy köy, bucak bucak not eden Mustafa Kafalı Hoca idi, Allah rahmet eylesin, Masada ondan faydalanmış, Sahada gözlemleme fırsatım olmuştu.
Ayrıca ve güncel olarak ekleyecek olursak Hatay “Çalınmış” bir toprak değil yarım kalmış bir vatan davasının startıdır.!
SURİYE’DE TÜRK VARLIĞI- SURİYE TÜRKLERİ
Bir konun ilgi odağı olunmadığı, kulakların tıkanılması o konun gerçekliğinin olmadığı manasında değildir.
Sadece işimize yaramadığı manasında mıdır?
Diğeri ise daha kötü; hak ve hakk’ı görmemek..
Suriye’de gelişen olaylara müdahil olma hakk’tır, Suriye’nin kuzeyindeki Türkmen varlığını sahiplenmek ise hakkımızdır..
Türkiye Suriye’nin kuzeyinde ki Türkmen varlığını sahiplenmesi ve koruma altına alması OĞUZ İTTİHADI’NIN anahtarıdır.
Çevirmez ise pas tutacak, ters yöne çevirise kıracaktır..
Tarihi inanarak yad etmeyenler, tarihiyle yaşamayanlar anlayamazlar..
….
Ankara Antlaşmasına kadar olan dönem klasik lise İslam tarihi bilgisi ile başlar;
Harun Reşid’in Türk eşinden olan çocukları Halife Memun ve kardeşi Halife Mutasım döneminde Türklere önem vermesiyle onlara Bizans sınırına yakın özel şehir kurması..
(Çok klasik ve basit bir bilgi ile Suriye’nin kuzeyinde Türkmen varlığının temelini lise okuyan her vatandaş biliyordur.
Tarihi sürecin devamını bilmeyenler, amirinden memuruna bu vatandaşlar için Türkmen varlığı son bulmuştur..)
Daha sonra Mısır valisi Bayıkbak Beğ’in oğlu Tolun Ahmet valilik kesmez diyerek Tolunoğulları adında devlet kurar ve sınırdaki Hama, Halep şehirlerini feth eder.. sonrası yıkılır..
Abbasiler’in Şam valiliğine atadığı Muhammet Toğuç Beğ’i de valilik kesmez İhşidler diye başka bir devlet kurar ve Halep bölgesine hakim olur..
Selçuklu mührünü vurmadan önce Türkmenler bölgeyi nasıl nakşedeceklerini hazırlanırken,
Yeşilçam’da ki Battal Gazi’nin dönemleri olacak üç aşağı-beş yukarı, ilk olarak Hanoğlu Harun emrindeki Türkmen kuvvetleri Halep bölgesine gelmişlerdir.
Sultan Alparslan’ın Beğlerinden Afşin Beğ Türkmen Dağında bir kaç istihbarat ve stratejik analizlerinden sonra 1071’de Sultan Alparslan Halep’e girmiş ve Suriye’de at oynatmıştır.
Sultan Alparslan Selçuklu adına Atsız Beğ’i bölgede tek yetkili yaparak sırtını sıvazlayıp Allah’a emanet etmiş.
Atsız Beğ, karı ismiyle devlet mi olurmuş diyerek Fatımi Devletinin hakimiyetine son verir..
Kudüs, Şam, Remle, Trablusşam, Akka, Sayda, Humus ve Sur şehirlerini alarak Selçuklu Devleti adına Suriye Selçuklu Emirliğini kurar..
Selçuklu Beğlerinden Tutuş’un oğlu Rıdvan, Halep daha mübarek deyip başkent yapmış devletin adını da Halep Selçuklu Emirliği olarak değiştirmiştir.
Bu arada Türkmenler aşağıda toy var deyip oba oba Suriye’nin kuzeyinde arsalara imar ayarı vermekteler..
Haçlılara karşı mücadele içerisinde olan Selahaddin Eyyubi bölgede hükmünü layıkıyla yerine getirdikten sonra Moğolları dize getiren Sultan Baybars coğrafyaya raconu koymuş 40 bin çadırlık Türkmen topluluğunu Halep civarına yerleştirmiştir..
Toplu çadır kurasından Bozoklu Türkmenlerden Bayat, Afşar, Beğdili ve Döğer boyuna mensup oymaklar Halep‘ten Şam bölgesine kadar uzanırken,
Üç oklardan ise Yüreğir, Yıva, Kınık, Bayındır, Salur ve Eymür boylarına bağlı oymaklar da Türkmen Dağı, Lazkiye ve Trablusşam ile çevresine yerleşmişlerdir..
Başbuğ Timur Suriye’ye girerek peygamber torunlarına yamuk yapan Yezid’in mezarını abdesthaneye çevirip askerlerine küçük abdestlerini günde beş defa yaptırmıştır.
Geri dönerken de otoban geçiş ücretlerini kaldırıp Kuzey Suriye‘ye olan Türkmen göçleri ve iskanı devam etirmiştir..
Osmanlı İmparatorluğunu Halep kesmemiş yarın ne olur olmaz deyü Yavuz Sultan Selim tüm Suriye’yi Devlet-i Aliyenin tapusuna kayıt ettirmiş.
Osmanlıların Suriye‘yi fethiyle birlikte Türkmenlerin Suriye‘ye yerleşmeleri daha kolay olmuştur.
İkinci toplu çadır kurasında Halep Türkmenleri arasında Beğ-Dili, Bayat, İnallu, Köpeklü-Avşarı, Gündüzlü-Avşarı, Harbendelü, Acurlu, Bahadırlu, Hacılu, Karkın, Kızık, Peçenek, Kınık, Döğer, Eymür, Alayuntlu, Kara-Koyunlu ve Büğdüz gibi oymaklar geçiş yapmıştır.
….
1918 yılına kadar olan dönem içerisinde Halep Osmanlı İmparatorluğunun 3. büyük vilayeti, nüfus bakımından adeta bir Türk şehri durumunda olmuştur.
Maraş, Gaziantep, İskenderun, Antakya, Urfa ve Rakka, Halep vilayetinin sancaklarıydı.
Buraya kadar olan süreç Suriye’nin Kuzeyinde Türk-İslam mührünün vuruluşunun betimlenmesidir.
…..
Sonrası..
İşte o efsunlu Fransız ihtilali ve sihirli “Ulusalcılık” ile gelişen olaylar neticesinde misyonerlerin çalışması, önde gelen yerli Arap bedevilerin çocuklarının tam burslu misyoner okullarında eğitimini tamamlamasıyla bölgede İngiliz ve Fransızların desteği ile Osmanlı Devletine, yerel halk Türkmen’e karşı ayrılık tohumları ekmeye başlanmıştır..
Bu süreçte Faysal, işgal sırasında hiçbir şehirde Türklere karşı yapmadığı sert müdahaleleri Halep‘te yapmıştır.
Bu müdahale ile Halep‘te bulunan seçkin bazı ailelerin Türklerle olan yakın akrabalıkları ve bölgede çok sayıda Türk nüfusun olması nedeniyle bunların
Türkiye‘den bekledikleri umutları söndürmeye çalışmıştır.
Ancak bu sırada asıl tehlike Türklerden değil, işbirliği yaptığı İngiliz ve Fransızlardan gelmiştir.
Artık İngilizler ve Fransızlar savaş sırasında aralarında yaptıkları gizli anlaşmalara göre Suriye‘yi işgal etmişlerdi..
Her ne kadar bölgede Faysal yönetiminde Suriye Krallığı kurulmuşsa da bunun da uzun ömürlü olmayacağını Suriyeliler anlamışdılar.
Bu sefer de işgal kuvvetlerine karşı Türklerle işbirliği yollarını aramaya başladılar
Bundan sonrasının özeti Araplar Türklerden destek almak için Suriye Türkmenleri ilke irtibata geçip Fransız işgaline karşı Arap birlikleri organize etmesi için Türk komutan isteklerini belirtirler.
Suriye’de doğan ve Türk olan Kurmay Albay Yahya Hayati Bey tam Anadolu’da Milli Mücadelenin başladığı dönemlerde, Suriye‘nin ileri gelenlerine Türkiye‘nin yenilmesi halinde Suriye‘nin de tam olarak işgal edileceğini anlatmış ve gerçek durumu idrak eden Suriyeliler Türklerle ortak hareket etme kararı alırlar..
Bir taraftan Anadolu’da Kuvay-ı Milliye’nin saldırıları diğer tarafta Suriyeliler ve Türkmenlerin saldırılarından sıkışan küffar Fransızların özellikle Türk-İslam izlerinin olduğu Halep ve Lazkiye (Bayır-Bucak) katliam sahası olmuştur..
Bu mücadelenin etkili olabilmesi için Halep ve çevresindeki Türkmenler Anadolu hareketini örnek alarak, Kuvay-ı Milliye’ye benzeri Halep merkez olmak üzere Suriye-Filistin Müdafa-i Kuvay-ıı Osmaniye Heyeti kurmuşlardır.
Suriye‘deki Türkler tarafından kurulan bu milli teşkilat kısa sürede Suriye‘nin diğer kısımlarındaki Türkmenleri katılımı ile genişlemiştir. Teşkilat Halep‘ten başka Şam, Lazkiye, Humus, Beyrut, Amman, Kuneytra, Hama ve Trablusşam gibi şehirlerde de Şubeler açarak faaliyetlerde bulunmuştur.
Bu gelişmelerin önemli ve işlevsel kısmı bu teşkilatlar Türkiye‘deki Milli Mücadele hareketine büyük katkıda bulunmuş olmalarıdır.
Ne zamanki Fransızlar, Anadolu’ya yönelik askeri faaliyetlerini arttırınca Kuzey Suriye‘deki Kuvayı Milliyeciler hemen askeri harekete geçip, Fransızlara ağır kayıplar verdirerek Anadolu‘ya ilerlemelerine engel olmuşlardır.
Mecburi olarak Fransızlar kuvvetlerinin büyük çoğunluğunu Kuzey Suriye‘de bulundurmak zorunda kalmışlardır.
Halep‘teki Türkmenler, Türkiye’nin güneyinde verilen mücadele için Türklerin direnişlerini para ve silah bakımından desteklemişlerdir. Buna karşılık Kuvay-ı Milliye, Fransızlara karşı direnen Arap ve Türkmenlere Türkiye‘den kuvvet sağlanmıştır.
Türkiye‘den sağlanan bu birliğin bayrağında Türkler ile Araplar arasındaki kardeşliğe işaret için bayrağın bir yüzünde Arap bayrağı diğer yüzünde ise Türk bayrağı vardı.
Ayrıca bayrağın bir yüzünde
“İnananlar kardeştir”, ikinci yüzünde ise
“Kardeşlerinizin arasını düzeltiniz” ayetleri işlenmişti..
Birlik Türk kuvveti olduğunu göstermesi için bir Türk bayrağı taşımaktaydı. Türkler ile Arapların birlikte hareketlerini sağlamak için Türkler ve Araplar arasındaki İslam kardeşliğini ön plana çıkarılmıştı.
Türklerin bölgede etkili olduğunu gören Fransızlar, Arapların Türklere olan sempatisini yok etmek amacıyla bölgedeki bazı köylere yapılan eşkiyalık hareketlerini Türklerin üzerine atmaya çalışıyorlardı.
Fransızlar Suriye‘yi işgalden sonra Araplara ve Türklere karşı Ermenileri desteklemişlerdir.
Ordu kuvvetlerine Ermenilerden oluşan çeteler almışlar ve Ermeniler de fırsattan istifade ederek, Kuzey Suriye‘de Fransızlarla birlikte Türklere karşı silah toplama bahanesiyle her türlü işkenceyi yapmışlardır.
Yani Türkler bir yanda bazı Araplarla diğer yandan Fransızlarla ve üçüncü olarak da Ermeniler‘le mücadeleye girmişlerdir.
…..
I. Dünya Savaşı, Kurtuluş Savaşı ve Ankara antlaşmasından sonra Halep Sancağı, Lazkiye Sancağı Şam Sancağı birleştirilerek Fransanın garantörlüğünde Suriye Arap Cumhuriyeti kurulmuştur.
1938’de Hatay’ın da Anavatan’a katılmasıyla Suriye’de Türkmenler 2012 devrimine kadar hep Türkiye ajanı olarak görülmüş asimileye tabi tutulmuşlardır.
1941 yılında Halep Türkleri ayaklanarak kaleye Türk bayrağı çekip, Türkiye‘ye katılma isteklerini açığa çıkarmışlardı..
1945’de bir Bayır-Bucak Türk’ü Anavatan’a katılma arzusunu şu şekilde ifade etmiştir:
– Ben Bayır-Bucak Türkmenlerinden..
Son günlerde yabancı ellerde inleyen kara bahtlı yurduma gösterdiği asıl ilgiye bütün kalbim ve varlığımla teşekkür ediyorum..
30 binden fazla soydaşımızın kurtuluş gününü tasvir ve tasavvur edilmez bir hasret ve arzuyla beklediklerini içim sızlayarak bir daha açıklamayı bir vatan ve millet borcu biliyorum.
…..
Suriye’nin kuzey-doğu ve kuzey-batısında yaşayan Türkmenler batı kıyısında yaşayan nüfusun %20‘sini oluşturmaktadır. Dönem dönem yapılan seçimlerde de Suriye Meclisine temsilci göndermişlerdir.
Bölgede Ermeniler ise Kesep civarında yaşamaktadırlar.
Hatay’ın Türkiye’ye katılımıyla birlikte Kesep’te Türkiye sınırları içerisinde kalmıştı. Ermeni lobisi ve din adamları Papa’ya yalvarma ve yakarma ricalarından sonra diplomatik baskı ve dik duramayan dönemin Türkiye hükümeti tarafından Kesep maalesef sınırlarımız dışında kalmıştır.
Suriye‘de Türkmenlerin toplu olarak bulundukları yerler Halep, Humus ve Lazkiye çevresidir;
Halep vilayetine bağlı 163 köy ve mezra,
Humus vilayetinde 44,
Lazkiye ve çevresinde 92,
Bucak bölgesinde sahil boyunca 85,
Behlüliye nahiyesine bağlı 3,
Bayır nahiye merkezine tabi Kebele‘de 49,
İncesu‘nun 59,
Çercum deresinin Türk hududuna doğru olan bölümünde 37,
Cebel-i Seman doğusunda nahiye merkezi ile birlikte 16,
Kilis‘in güneyinde Azez kazasına bağlı (Azez ile Afrin suyu arasında) 17,
Azez‘in güneydoğusunda 45,
Çobanbey nahiyesinde Menbiç kazasına doğru 54, aynı kazanın güneyinde 15,
Türk hududu ile Sacur suyu arasında kalan Baraklı oymağından Carablus nahiyesine bağlı 26,
Sacır suyunun güneyinde 25,
Urfa sınırında Mürşid Pınar Akça Kale kazasının güneyin de Belih ırmağına kadar uzanan sahada 60 köy olmak üzere
Bugün Suriye toprakları üzerinde yaklaşık 750-1000 arası Türk köyü bulunmaktadır..
Halep’te 950 bin,
Lazkiye’de 350 bin,
Humus’ta 800 bin,
Şam ve Kuneytra, Golan’da 400 bin,
Dera, Tartus ve İdlib bölgesinde ki Türkmenlerle beraber Suriye’de 2,5 milyon Türkmen nüfusu vardır.
…………
Suriye yönetimi ve Baas rejimi Ermenilere, Süryanilere ve çeşitli gruplara azınlık gözü ile bakarak, onlara dilleriyle eğitim imkanı verdiği halde Türkmenlere hiçbir zaman böyle bir hak vermemiş ve asimilasyona maruz bırakmıştır.
Azınlık statüsü verilmediğinden Türk okullarının veya Türkçe öğreten kurumların olmayışı, Türkçe gazete, dergi ve kitapların ülkeye sokulmayışı, Türk radyo yayınlarının uzun yıllar boyunca Suriye‘den dinlenmemesi, Türk filmlerinin gösterilmemesi, spor ve kültürel faaliyetlerinin olmaması nedeniyle planlı bir şekilde Türkmenlere karşı ırkçılık politikası oluşturmuşlardır.
Ayrıca Fransızların Araplara aşıladıkları Türk düşmanlığı nedeniyle, Türkmenler Türklüklerini gizleyerek, Araplaşma mecburiyetinde kalmışlardır. Bu endişeyle Türkçe konuşmadıklarından dolayı bir nesil sonrası Türkçe öğrenememektedir.
Rakka bölgesindeki Kullar obası adı verilen bir Barak obası tamamen Araplaşmıştır. Budaklar ise Arapça öğrenerek, Türk dilini unutma derecesine gelmişlerse de Türk adet ve geleneklerini yaşamalarından Türkmen kökenli oldukları göze çarpmaktadır.
Baas rejiminin ırkçı politikaları Türkmenlerin iktisadi durumunu da etkileyip geri kalmışlığa yol açmıştır.
Nusayriler kendi sınırları içerisindeki Türkmenleri, Türkiye‘nin casusu olarak görüp, onlara devamlı surette potansiyel tehlike gözü ile bakmıştır.
Bu şüpheciliğinden dolayı da Suriye’nin kuzeyinde ki Türkmenler başka bölgelere göç ederek, sınırda bir Arap kuşağı oluşturmaya çalışmıştır.
Hafız Esad yönetimince devletleştirilen topraklara Arapların yerleştirilmesi sonucunda Lazkiye bölgesindeki Kaynarca, Çabıtlı, Kandilcik, Belveren, Çanacık, Karaağıl, Gündeşli, Kasap, Çolturman, Halep bölgesindeki Zeyyatlı, Karun, Mahzenli, Yaşlı, Çatalviran, Kurtviran, Medene, şeyhyahya, Camuşviran, Dedenoğlu, Kurudere ve Kırkmağara gibi köyler önceden Türkmenlerle ait iken bugün bu köylerde Araplar yaşamaktadır..
Baas yönetimi Türkçe köy adlarını Arapça‘ya çevirmiştir.
Bu isimlendirmeden dolayı Lazkiye bölgesindeki Türkmen köylerinden İsabeyli (İseviye), Elmalı (Tuffahiye), Turunç (Ummutuyur), Kebeli (Rabia), Gebere (Ravda), Ablaklı (Beytiablak), Saldur (Samire), Ağcabayır (Elbeyda), Kolcuk (Durra), ġeren (Helve), Gökdağ (Elhadra), Halep bölgesindeki köylerden Taşatan (Merma elhacer), Buzluca (Selce), Taşkapı (Babı Ihacar), Mazıcı (Amiriye), Kalkım (Nazha), Sekizler (Musmine), Alıcı (Talatiye), Taşlıhöyük (Tel al cemal), Çobanbey (Elrai), Devehöyük (Tellihava), Kapveren (Eserriye), Kocalı (Musinne), Sipahiler (Elfersan), Arapçördük (Eyyubiye), Havahöyük ((Tel al hawa)) isimlerini almışlardır.
BU TARİH, BU COĞRAFYA, BU SOSYAL YAPI VE GERÇEĞİ SURİYE’DE BİR TÜRKMEN DEVLETİ HAK ETMEKTEDİR.!
Bir önceki yazımız olan Millet-i Sadıka’dan Büyük İhanete: Ermeni Terörü başlıklı makalemizde Agop Agopyan kim öldürdü, ASALA ve asala'yı kim bitirdi hakkında bilgiler verilmektedir.