Uzmanların tavsiyesi: Aşıda zorlama değil teşvik uygulanmalı

Fransa’da aşı olmayanlara yönelik kısıtlamalar ve İngiltere’de birtakım yerlere girebilmek için aşı pasaportu zaruriliği, aşı olmayanlara yönelik misal uygulamaların Türkiye’de de hayata geçip geçmeyeceğini gündeme getirdi. Covid-19 savaşında ön cephede bulunan uzmanlar ise, aşıda zorlamanın kabul edilemeyeceğini lakin aşı aksiliğinin yenilmesi için aşıya teşvik edici uygulamaların hayata geçirilmesi gerektiğini söylüyor.

“ANTİPATİK GELİYOR”

Milliyet gazetesinden Meltem Günay’ın haberinde bahisle ilgili görüşlerine yer verilen Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Kolu Lideri Prof. Dr. İsmail Balık, aşıda mecburî uygulamaların değil akılcı teşvik tedbirlerinin alınması gerektiğini vurguladı. Prof. Dr. Balık, “Zorunlu uygulamalar toplumda antipati ile karşılanıyor. Bu mecburilik tahminen de dirençle karşılaşılmasına neden olur. Bu nedenle çok zorda kalınmadığı, halk sıhhati açısından ileri derecede denetim edilemeyecek noktalara gelinmediği sürece aşıda mecburî uygulamalar yerine teşvik edici tedbirler almak gerekiyor. Bilhassa 40 yaş altı kümede aşı tereddütü yahut aşı lakayıtlığının fazla olduğunu görüyoruz. Toplumsal medyadaki aşı aksiliği yahut kararsızlığı bunu körüklüyor” dedi.

“Bazı konserlerde, maçlarda ya da etkinliklerde çift doz aşı olanlara belirli yerler kurayla fiyatsız olarak tahsis edilebilir” diyen Balık, “Zorlayıcı önlemleri illa hükümetin alması gerekmiyor. Hükümet aldığı vakit aşı zıtları bunu bir fırsata dönüştürebiliyor ve bu da aşılamayı negatif etkileyebilir” değerlendirmesini yaptı.

“ZORLA AŞI SAVUNULAMAZ”

İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Kolu Lideri Prof. Dr. Haluk Eraksoy da zorla aşı mecburiliği getirilmesi fikrinin savunulamayacağını belirtirken, “Bu tezi aklı başında olan insanların savunacağını sanmıyorum. Sıhhat Bakanlığı’nın da bu türlü bir önerisi olmaz ya da bu türlü bir teklifin ardında durmaz” dedi.

Eraksoy, “Herkes lisanı döndüğünce aklı erdiğince tekliflerde bulunuyor. Daha fazlası bu kadar olur. Çift doz aşısı olmayanların toplu etkinliklere alınmaması konusu bir dereceye kadar uygulanabilir. Bu zorla aşı yapmaktan farklı. İnsanları disipline etmeye yönelik bir şey. Beşerler bir toplumsal aktifliğe gitmek istiyorsa tahminen aşı olmaya razı olabilir ya da olmaz. Bu kendi kararıdır. Lakin bunu insan hakkı ihlali boyutlarına da getirmemek gerekiyor” diye konuştu.

“ZORUNLU AŞIDAN FARKLI BİR DURUM BU”

Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Lideri Prof. Dr. Mehmet Ceyhan ise, “Bilim Kurulu’nda ne konuşuldu bilmiyorum ancak birtakım ülkeler bunu yaptı. Zarurî aşıdan farklı bir durum bu. Aşılama, pandemiyi azaltır ve hastalandığı vakit hastaneye ya da ağır bakıma yatışı azaltıyor. Devletin insanları korumak için bir önlem alması gerekiyorsa dünyanın her tarafında yapılıyor. Avrupa’da 2013’de kızamık salgını oldu ve orada hayatını kaybedenler oldu. Aşılama oranları önemli biçimde düşmüştü. Oralarda da aşısız olanlar okullara kabul etmediler, meydanlara almadılar. Bu cins önlemler salgınlar vaktinde başvurulan yollar arasında” dedi.

Tekrar olay sayılarının arttığını belirten Ceyhan, “Yeni bir kapanma olursa bunun sorumluları aşı yaptırmayanlardır. Zira toplumun yüzde 80’ini aşılamadan kurtulamıyoruz” tabirlerini kullandı.

Bir önceki yazımız olan Millet-i Sadıka’dan Büyük İhanete: Ermeni Terörü başlıklı makalemizde Agop Agopyan kim öldürdü, ASALA ve asala'yı kim bitirdi hakkında bilgiler verilmektedir.